Yunus Emre ve Odun Hikayesi: Doğruluk Arayışı


Yunus’un Şeyhine Gidişi

Yunus Emre, Anadolu’nun tasavvuf ışığıdır. Gençliğinde şeyhi Hacı Bektaş Veli’ye gider ve buğday ister. Şeyh, “Buğday mı istersin, himmet mi?” diye sorar. Yunus, “Buğday” der ve alır. Yolda düşünür: “Ben ne yaptım, himmet varken buğdayı seçtim.” Geri döner, ama Hacı Bektaş, “Senin nasibin Tapduk Emre’dedir” der. Yunus, Tapduk Emre’nin dergahına gider ve 40 yıl odun taşır. Ancak her odun dümdüzdür; hiç eğri odun yoktur.

Doğruluğun Sembolü

Bir gün Tapduk Emre sorar: “Yunus, neden eğri odun getirmiyorsun?” Yunus şu cevabı verir: “Bu kapıya eğri odun yakışmaz.” Bu söz, Yunus’un içsel doğruluğunu ve samimiyetini gösterir. Tasavvuf yolunda 40 yıl odun taşıması, nefsini terbiye ettiğini ve sabrını ispatladığını anlatır. Eğri odun getirmemesi ise, kalbinde hiçbir eğriliğe yer bırakmadığını simgeler.

Günlük Hayatta Doğruluk

Yunus’un hikayesi, bize dürüstlüğü öğretir. Günlük hayatta, bir söz verdiğimizde tutmak ya da bir hata yaptığımızda özür dilemek, Yunus’un eğri odun hikayesine bir selamdır. Küçük şeylerde bile doğruyu seçmek, tasavvufun günlük hayattaki yansımasıdır.

Sabrın Meyvesi

Yunus, 40 yıl sonra şeyhinden himmet alır ve şiirleri dillere destan olur. Bu hikaye, tasavvufun sabır ve gayretle dolu bir yol olduğunu gösterir. Yunus’un odunları, nefsini düzelten birer basamaktır. Onun “Dervişlik dedikleri, hırkayla taç değil” sözü, bu hikayenin özünü tamamlar.


Kaynaklar: Yunus Emre, Divan; Abdülbaki Gölpınarlı, Yunus Emre; Hacı Bektaş Veli, Makalat  



You may also like

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.