Gönül yan, senin yanışın nice işler halleder,
Gece yarısı bir dua nice yüz belayı defeder.
Sevgilinin bütün nazına, cefasına aldırma,
Bir göz kırpışı nice yüz cefayı yok eder.
Hafız-ı Şirazi (Sûfi şair. Ö. XIV. yüzyıl)

hafız-ı şirazi

allah_abdulkadir_geylani
Allah'ın isimlerinden hangisinin İsm-i Azam olduğunu tarih boyunca çok merak edilmiştir.
Pir Abdülkadir Geylani (ö. 1166) bununla ilgili derin anlamlı bir hikaye anlatır:
Şam’da zatın biri mescitte oturuyordu. “N’olurdu, İsm-i Âzam duasını bilseydim?” dedi. O anda iki kişi yanına gelip oturdular. Biri diğerine sordu:
“İsm-i Âzam’ı bilmek ister misin?”
“İsterim.”
“O halde ‘Allah’ de.”
“Ben bunu içimden her zaman söylerim.”
“Hayır, öyle değil. O’nu söylemek istediğin zaman kalbinde O’ndan başkası olmayacak.”


Abdülkadir Geylani (Kadiri Yolu'nun piri ö. 1166) Fethu'r Rabbani
dost

  • Ekşi yüzlü kimsenin yanında ihtiyaçtan söz etme; çünkü onun fena huyundan incinirsin. 
  • Derdini öyle bir kimseye aç ki yüzünden hiç olmazsa peşin olarak huzur bulasın.
 Sadi Şirazi (Sûfi ö. 1292)
tasavvuf-ilahi-nefes
  • Nefsimizden nefret ederken çoğu zaman farkına varmadan ruhumuzdan da nefret edebiliyoruz.
  • Bu adeta ruhsal bir intihardır ve buna hakkımız yok.
  • Ne kadar yanlış yaparsak yapalım, kendimizden, içimizdeki ilahi nefesten ümit kesmek için hiçbir neden yok.
Ali Rıza Bayzan, Terapistin Sufi Olursa, s.235
tevekkül-tasavvuf
 
Tevekkül, geçmişe üzülmemek ve geleceğe göz dikmemek suretiyle bekleyiş bulanıklığından vakti arındırmaktır.  Yani geçmişe üzülmek ve gelecekle ilgili hayal kurmak suretiyle nakit olan vakti kaybetmemelidir.

Feridüddin Attar, Tezkiretü'l Evliya
dua-tasavvuf-mevlevi
Dua
 
"Tamam. Yorgunsun. Allah şahit, bilenler şahit, çok yorgunsun. Yaşanmakta olan bütün acılar gibi yaşanmış ve yaşanacak olan bütün acıların da kalbinin üzerine çöreklendiğini zannetmekten yorgunsun. Böyle bir yükü bu kalp taşımaz, biliyorsun. Ben de biliyorum. Ama, kaldır bu acıları benim kalbimin üzerinden Rabbim, diye bir dua da etmiyorsun..."

Nazan Bekiroğlu - Mimoza Sürgünü
Hz. Pîr Mevlânâ namazda tam bir huşû' ile kendilerinden geçerlerdi. Böylece Hakk'ın tecelli sıfatına ulaşırlardı. Namazdan maksad Hakk Teâlâ ile mülaki olmaktır. Ekseriyle şöyle buyururlardı : "Namaz Allah ile yakınlık kurmaktır, bu yakınlığın halini, keyfiyetini işin zahirinde kalanlar bilmez."

Dinle 18 Beyit | 37. Sayfa
Hz. Pîr Mevlânâ Celâleddin Rûmî
Blogger tarafından desteklenmektedir.