Ramazan’da Zikir: Tasavvufun Kalbe Dokunuşu


Zikrin Ramazan’daki Yeri

Ramazan, tasavvuf ehli için zikrin en yoğun yaşandığı aylardan biridir. Zikir, Allah’ı anmak ve kalbi O’na yöneltmek demektir; oruçla birleştiğinde, bu anma daha da derinleşir. Nakşibendîlik’te sessiz zikir, Kadirîlik’te sesli zikir gibi farklı yollar olsa da, Ramazan’da her anı zikirle doldurmak mümkündür. Mevlana, “Zikir, kalbin uyanışıdır” der; bu ayda açlık, insanı gafletten uyandırarak zikre hazır hale getirir. Ramazan’ın sakinliği, zikrin ruhuyla birleştiğinde, kalpte bir huzur fırtınası başlar.

Oruç ve Zikrin Birleşimi

Oruç, bedeni sakinleştirirken, zikir kalbi coşturur. Tasavvuf ehli, Ramazan’da oruç tutarken zikri bir alışkanlık haline getirir. İftar öncesi, açlık doruktayken “La ilahe illallah” diyerek Allah’ı anmak, hem sabrı pekiştirir hem de ruhu yükseltir. İmam Gazali, zikrin kalbi temizlediğini ve insanı dünyevi bağlardan kurtardığını söyler. Ramazan’da bu temizlik, orucun arındırıcı etkisiyle birleşir. Mesela, gün içinde bir iş yaparken içten “Allah” demek, hem nefsi susturur hem de kalbi Allah’a bağlar. Bu, tasavvufun Ramazan’daki en güzel hediyelerinden biridir.

Ramazan’da Zikir Pratiği

Ramazan’da zikri günlük hayata taşımak oldukça kolaydır. Sahurda kalktığınızda, yemek sonrası 10 dakika “Hu” zikriyle oturmak, gününüzü manevi bir enerjiyle başlatır. Gün içinde, açlık ya da yorgunluk hissedildiğinde, “Allah sabredenlerle beraberdir” diyerek nefesi düzenlemek, hem bedeni hem ruhu rahatlatır. İftar sonrası, aileyle birlikte bir halka kurup sessizce “Allah” zikri yapmak, Ramazan’ın bereketini artırır. Akşam namazından sonra, “Subhanallah” diyerek tesbih çekmek, kalbi ilahi nura açar. Tasavvuf, bu uygulamalarla Ramazan’ı bir zikir mevsimine çevirir; her an Allah ile olmak, bu ayın en büyük kazancıdır.

Kalbin Ramazan’la Uyanışı

Ramazan, tasavvuf yolunda kalbin uyanış zamanıdır. Oruç, nefsin sesini kısarken, zikir kalbin sesini yükseltir. Modern hayatta, sürekli bir koşuşturma içindeyiz; ancak Ramazan, bize durmayı ve içimize bakmayı öğretir. Bir tasavvuf ehli, iftar sofrasında “Bu nimetler kimin eseri?” diye tefekkür eder; bu, zikrin bir başka biçimidir. Yunus Emre’nin “Zikir ile dilin açılır, gönlün Hakk’a ulaşır” sözü, Ramazan’da zikrin gücünü anlatır. Bu ay, tasavvufun rehberliğinde, kalbi Allah’a adamanın ve huzuru bulmanın en güzel yoludur.


Kaynaklar: Mevlana, Fihi Ma Fih; Imam Gazali, İhya-u Ulûmiddin; Yunus Emre, Divan  




You may also like

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.