Aşkın Tasavvuftaki Yeri


İlahi Aşkın Anlamı

Tasavvufta aşk, bir kelimeden çok daha fazlasıdır; o, ruhun en derin çığlığı, kalbin en büyük arzusudur. Ama bu aşk, sandığımız gibi yalnızca insanla insan arasında yaşanan bir duygu değildir. Tasavvufta aşk, ilahi bir ateştir; insanı nefsinden arındırır, benliğini siler ve onu Hakk’a ulaştırır. Mevlana Celaleddin Rumi, bu hakikati en güzel şekilde ifade eden mutasavvıflardan biridir. Onun Mesnevi adlı eseri, aşkın tasavvuftaki yerini anlamak isteyenler için bir hazine gibidir.

Mevlana’nın Aşk Anlayışı

Mevlana, Mesnevi’de şöyle der: “Aşk, öyle bir denizdir ki dibi bulunmaz. Aşka düşen bir kere, kendini unutur, sadece O’nu bulur.” Bu dizeler, tasavvufta aşkın ne kadar derin bir anlam taşıdığını gösterir. İlahi aşk, dünyevi aşktan farklıdır çünkü bencillik barındırmaz. İnsan, sevdiği bir insana karşı bile bazen beklenti içine girer; ama ilahi aşk, sadece vermektir, almayı düşünmez. Mevlana’nın ünlü hikayelerinden biri olan “Ney ve Kamışlık”ta bu anlatılır. Ney, kamışlıktan koparılmış, içi boşaltılmış ve yanık bir sese dönüşmüştür. İşte insan da böyledir: Aşk ateşiyle yanıp içi boşaldığında, yani nefsinden vazgeçtiğinde, ilahi bir nağme olur.

Günlük Hayatta İlahi Aşk

Peki, bu aşkı nasıl yaşarız? Günlük hayatımızda ilahi aşkı hissetmek için ne yapabiliriz? Mevlana bize bir ipucu verir: “Gözün gördüğü her şeyde O’nu ara.” Bir ağacın dalında, bir çocuğun gülüşünde, hatta zor bir anda bile Allah’ın varlığını görmek, aşkı kalpte uyandırır. Tasavvuf, bize bu bakışı öğretir. Aşk, sadece büyük olaylarda değil, küçük anlarda da gizlidir. Bir fincan çayı yudumlarken bile, o çayı var edeni düşünmek bir aşk eylemidir.

Akıl ve Aşkın Çekişmesi

Mevlana’nın bir başka sözü ise şöyledir: “Aşk, aklın ötesindedir; akıl ona zincir vuramaz.” Bu, tasavvufta aklın değil, kalbin rehber olduğunu gösterir. Modern dünyada bizler, her şeyi akılla çözmeye çalışırız. Ama tasavvuf der ki, bazı şeyler akılla değil, ancak aşkla anlaşılır. Aşk, bir teslimiyettir; nefsimizi, korkularımızı, hırslarımızı Allah’a teslim ettiğimizde başlar. Bu yolda yanmak gerekir, ama bu yanış bir yok oluş değil, bir var oluşun başlangıcıdır.

Aşkın Günlük Hayata Katkısı

Tasavvufun aşk anlayışı, bize günlük hayatta da rehber olabilir. Örneğin, birine kızdığımızda, o öfkeyi aşka çevirmek mümkün mü? Mevlana’ya göre evet. Çünkü her insan, Allah’ın bir yansımasıdır. Öfkemizi sevgiye dönüştürmek, ilahi aşka bir adım atmaktır. Ya da bir işte başarısız olduğumuzda, bunu bir kayıp olarak değil, bir öğrenme fırsatı olarak görmek de aşkın izidir. Tasavvuf, bize şunu öğretir: Aşk, her yerdedir; yeter ki kalbimizi açalım.


Kaynaklar: Mevlana Celaleddin Rumi, Mesnevi; Ahmet T. Karamustafa, Sufism: The Formative Period; Abdülbaki Gölpınarlı, Mevlana’dan Sonra Mevlevilik  



You may also like

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.